Orijinal Adı: The Martian
Türü: Bilimkurgu
YORUM
Son zamanların ortalığı sallayan kitaplarından biriyle karşınızdayım. Aslında Mayıs'a kadar kendime kitap almama yasağı koymuştum ama tabi ki de dayanamadım ve aldım. Çünkü kitap için çok olumlu yorumlar vardı ve dedim Mirayda, sen bu kitabı almak için Mayıs'a kadar sabredemezsin.
Makine mühendisi, botanist ve doğal olarak astronot olan Mark Watney yıllardır planlanan bir Mars görevi için ekibiyle birlikte Mars'a gider. Fakat yaklaşık 6 gün sonra bir felaket olur, ekip gezegeni terk etmek zorundadır. Mark ise yaralanır ve ekibi onu kurtaramaz. Dünya'ya Mark olmadan dönmek zorunda kalırlar. Aynı zamanda Mark'ın öldüğünü düşünmektedirler. Ama Mark hayattadır ve çok uzun bir süre Mars'ta tek başına ölüm kalım mücadelesi verecektir.
Kitabın dili çok eğlenceliydi ve çeviri harikaydı bence. Çok fazla bilimsel terim vardı ama zaten kitap içinde bunların ne anlama geldiğini not düştükleri için herhangi bir sıkıntı çekmedim. Ayrıca Andy Weir, sen nesin be adam? Nereden biliyorsun bu kadar şeyi hayret ettim. Tabir yerindeyse yazar dersine çok iyi çalışmış. Zaman zaman sanki olmuş bir olayı okuyormuşum gibi hissettim. O kadar gerçekçiydi.
Kitap tek bir mekanda geçmiyor aslında. O sırada Dünya'da neler olduğuyla ilgili bölümler de var. Ama eğer sadece Mark'ın olduğu bölümleri yani Mars'taki bölümleri ele alırsam tek mekanda gerçekleşmesine rağmen sıkmadı beni. Sürekli bir olay vardı.
Kitapta öyle güzel espriler vardı ki yer yer kahkaha attım. Mark Watney gerçekten herkesin sevebileceği bir karakter. Filmini sabırsızlıkla bekliyorum.
Son olarak kitabın kapağından bahsetmek istiyorum. Okuduğum blog yazılarında kimse bahsetmemiş bundan. Kitabın kapağı dokunduğunuzda yumuşak bir his veriyor. Kitabı okumadığım zamanlarda psikopat gibi sürekli kitabın kapağıyla oynadım. Bütün İthaki kitaplarının kapakları böyle olsa mesela? Güzel olur bence :D
ALINTILAR
"Anlık bir karar mı alacağız?" diye sordu Bruce Ng.
"Aynen öyle," dedi Venkat.
"Bunu nasıl bildin?" diye sordu Annie, ufaktan sinir olmaya başlarken.
"Elrond," dedi Bruce. "Elrond konseyi. Yüzüklerin Efendisi'nden. Tek yüzüğü yok etme kararını aldıkları toplantı."
"Tanrım," dedi Annie. "Lisede hiçbiriniz sevişmediniz, değil mi?"
-syf.229
"Ölümcül derecede tehlikeli olduğunu itiraf ediyorum," dedi Watney. "Ama şunu bir düşün: Demir Adam gibi uçma imkanım olacak."
"Biz yeni fikirler üzerinde düşünmeye devam edeceğiz," dedi Lewis.
"Demir Adam, Kumandanım. Demir Adam.
"Beklemede kal," dedi Lewis.
-syf.398
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder