30 Ocak 2015 Cuma

Anna Kan Giyinmiş Kız - Kendare Blake | Yorum

DÜŞÜNCELER ZAMANLA BULANIKLAŞIP KAYBOLUR AMA GÖZLER HİÇBİR ŞEYİ UNUTMAZ...
Orijinal Adı: Anna Dressed in Blood (Anna #1)
Türü: Fantastik, paranormal, korku, doğaüstü, genç yetişkin

YORUM

Thesus Cassio Lowood. Ana karakterimiz Cas bir hayalet avcısı, kendisine böyle hitap edilmesini sevmese de öyle. 14 yaşından beri, yani 3 senedir, bu işle uğraşıyor. Şu hayalet avcılığı meselesinden dolayı annesi ile oradan oraya taşınıyorlar. Anna adında bir hayalet ile ilgili büyük bir ihbar alan Cas annesi ile birlikte Thunder Bay'e doğru yola çıkıyor. 

Thunder Bay'e gidip Anna ile karşılaştığında ise bu hayalette farklı bir şeyler olduğunu, bu işin diğerleri kadar kolay olmayacağını anlıyor. Anna hem çok güçlü bir hayalettir hem de Cas'in içindeki ses bu işte yanlış bir şeyler olduğunu söyler. Tüm bunlara rağmen küçüklüğünden beri babasını öldüren hayaleti haklamak için araştırmalar yapan Cas Anna'yı yok ettiği zaman babasını öldüren hayalet ile karşılaşacak seviyeye ulaşabileceğini düşünüyor. Böylelikle, Anna'yı yok etmek için, Thunder Bay'de edindiği yeni arkadaşları ile birlikte planlar yapıyor. 

Uzun zamandır okuduğum en iyi fantastik kitaplardan biriydi. Gerçekten çok sevdim. Bir kere kitap klişelerle dolu değildi ve kesinlikle çok ama çok komikti. Karakterler çok samimiydi. Cas'i, Anna'yı, Thomas'ı, Carmel'i hepsini çok sevdim ya. Anna'yı ayrı bir sevdim, erkek olsam aşık olabilirdim. Kız halimle bile olabilir gerçi :D Kendimden şüphelenmeli miyim? Özellikle Carmel'in okulun en popüler kızı olmasına rağmen insanları küçümsememesi çok hoştu. Tebrik ettim. 

Sevdiğim karakterlerin dışında sevmediklerim de vardı tabii ki. Mesela Will. Tam bir gerizekalı. Oysa ki kitabın başlarında sanki Will'i sevecekmişim gibi bir titreşim hissetmiştim. Zekice cevaplar veriyordu ve.. Başka bir şey bulamadım :D Hep hayal kırıklığı.

Anna'nın hikayesi o kadar acıydı ki... İnsan Anna'ya acımadan edemiyor. Başına gelenleri hiç hak etmemiş bir kızın daha sonra kendi yaptıklarına engel olabilmek için elinden hiçbir şey gelmemesi ise ayrı bir acıydı. 

Kitabın sonrasına doğru aksiyon arttı ve şok üstüne şok geçirdim. Buraya bir sürü şey yazabilirim kitabın sonuna dair ama spoiler yemiş olursunuz. Merak etmeyin, bu kötülüğü size yapmayacağım. Şimdi ikinci kitap olan Anna Lanetli Kızın Hayaleti'ni okumaya gidiyorum, görüşürüüüüz!

ALINTILAR

Thomas boğazını temizledi. "Bu benim büyükbabam Morfran Starling Sabin."
Bir gülme isteği geldi içime. "Neden siz gotikler hep kendinize böyle ilginç isimler verirsiniz?"
"Kendisine Theseus Cassio diyen bir çocuktan nasıl sert sözler çıkıyor böyle?"
-s.88

"Carmel çok güzel bir kız," dedi umutlu bir ses tonuyla.
"Thomas da öyle düşünüyor."
Annem içini çekip gülümsedi. "İyi. O, bir kadının dokunuşunu hissedebilecek o zaman."
"Anne," diye homurdandım. "İğrençsin."
-s.188

Bu iş bittikten sonra hayatımızın nasıl olacağını merak ediyordum. Eğer hepimiz buradan sağ çıkabilirsek ne olacaktı? Her şey eski haline mi dönecekti? Carmel bizimle yaşadığı bu macerayı unutacak mıydı? Thomas'ı hayatından çıkaracak ve okulun merkezi olmaya devam mı edecekti? Böyle bir şey yapmazdı herhalde, değil mi? Ama az önce beni Vampir Avcısı Buffy'ye benzetmişti. Şu anda onun hakkında pek de iyi şeyler düşünmüyordu.
-s.337

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder