Tesadüf, yazgıya verilen hayali bir isimden ibarettir...
Orijinal Adı: The Edge of Never (The Edge of Never #1)
Türü: Romantik, genç yetişkin, chick lit
YORUM
Camryn hayatının aşkı olarak tanımladığı erkek arkadaşı Ian'ı mezuniyet gecesinden bir süre önce trafik kazasında kaybetmiş, alkollü araba kullandığı için birinin ölümüne sebep olan abisi hapse girmiş ve anne babası ayrılmış 20 yaşında, alışılmışın dışında düşünceleri olan bir sarışın.
En yakın arkadaşı Natalie'nin sevgilisi Damon Camryn'e asılınca Cam bu olanları Natalie'ye anlatır ancak arkadaşı onu iftira atmakla suçlar. Yaşadıklarına katlanamayan Cam bir sabah çantasına birkaç parça eşya doldurur ve yollara düşer. Yolculuğu sırasında Andrew adında yeşil gözlü bir yakışıklı ile tanışır. Andrew Camryn'i taciz olayından kurtarınca beraber yolculuk etmeye karar verirler.
Cam, cenaze türenleri dışında nadiren koyu renk kıyafet giyen, rahat bir tipken en yakın arkadaşı Natalie, Fight Club filminden beri Jared Leto'ya aşık bir rockçı. (İşte burada, tam olarak bu satırı okuduğum anda, kitap gönlümü fethediyor ve kalbimin baş köşesine kuruluyor. Çünkü Jared Leto...)
Kitabı okumaya başladığımda "Sonunda klişelerle dolu olmayan bir genç yetişkin romanı, yeeey!" demiştim ki.... Baaaam!! Peki klişe olan yer neresi? Damon'ın Cam'e asılması. Çünkü Damon da Natalie kadar eski bir arkadaşı ve, öyle işte.
Şimdiiii Andrew'a gelecek olursak *gözleriyerinekalpolanifade* Andrew'un korumacı tavırları, alaycı gülümsemesi, hafif belalı tipi vs. bence çok hoştu. Bence Andrew'a dair her şey çok hoştu gerçi ama, o konulara girmeyelim. Her şeyden önce Andrew zorlama bir karakter değil, gerçekten çok doğal. Tamam gizemli birisi ama hiç gülmeyen, yaşamaktan nefret eden bir tip de değil. Gayet de her şeye gülebilen, deli dolu, esprili bir genç. İşte bunlar ve daha fazlası sebebiyle Andrew da 'platoniklerim' listesine eklenebilir. Evet, kesinlikle eklenir.
Kitapta beni en çok rahatsız eden şeylerden biri çok fazla cinsellik içeren sahne olmasıydı. Zaten ben böyle kitapları doğru düzgün okuyamayan bir insanım, çok rahatsız eder beni ki zaten o bölümleri atlaya atlaya okudum. Hayır yani, ne var o kadar açık anlatmanın? Sanki üstü kapalı yazsan ölürsün. Anlamıyorum ki.
Beni rahatsız eden daha doğrusu tatmin etmeyen, yetersiz bulduğum bir diğer konu ise kitaptaki duygu aktarımıydı. Yazar duyguları okuyucuya geçirme konusunda başarısız olmuştu bence. Kitapta geçen atmosferlere bir türlü giremedim. Cam'in üzüldüğü yerlerde üzülemedim, heyecanlandığı yerlerde heyecanlanamadım falan. Mesela Eğer Yaşarsam'da böyle bir sorun yaşamamıştım. (Bu arada onun yorumunu da en kısa zamanda gireceğim.) Şimdi siz diyorsunuz ki, 'Ne alaka Eğer Yaşarsam?'. Çünkü içinde müzik geçiyor. Evet, çok mantıklı, farkındayım.
Müzik, klasik rock, kitap, Redmerski... Seni seviyorum Redmerski *,* Kitapta geçen parçalar bu kadar mükemmel, o kadar harika, o kadar efsane olamazdı. Olamaz yani. Bir insanın sevdiği tüm gruplar mı geçer bir kitapta? Alice in Chains, Aerosmith, The Eagles, Kansas, The Rolling Stones... Daha var da var.
Bu tip gençlik kitaplarını seviyorsanız kesinlikle okuyun derim. Gerçekten değişik bir konusu olan çok güzel bir kitaptı. Bahsettiğim o iki durum olmasaydı benden 5 puanı havada karada kapardı :D
KİTAPTA GEÇEN BİRKAÇ PARÇA
Alice in Chains - Would
The Rolling Stones - Laugh, I Nearly Died
The Eagles - Hotel California
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder